SÜT İSTİŞARE TOPLANTISI YAPILDI

Süt piyasası ve süt üreticilerinin içinde bulunduğu durumu istişare etmek amacıyla 29.09.2020 tarihinde süt üreticileri, damızlık sığır yetiştiricileri, süt sanayicileri, çiftçi temsilcileri ve yem sektörü paydaşlarının bulunduğu bir toplantı Zoom uygulamasında yapılmıştır. Toplantıya TÜSEDAD, SETBİR, TDSYMB, ASÜD ve süt kooperatifleri temsilcileri katılmıştır.
TÜSEDAD Başkanı Sencer Solakoğlu sektörün maliyetleri giderek artarken Ulusal Süt Konseyinin yeni çiğ süt fiyatını açıklamamış olmasından dolayı üreticilerin durumu ile ilgili endişelerini katılımcılarla paylaşmış ve bu durumun süt üreticileri açısından sürdürülemez olduğunu dile getirmiştir. Üreticilerin de kazancını gözeterek parite üzerinden bir fiyat belirlenmesinin elzem olduğunu, üretici olarak hiç bu kadar sıkıntılı bir dönem geçirmediklerini, mevcut maliyetler gözönüne alındığında sürdürülebilir süt üretimi için çiğ süt fiyatının 3 TL/lt olması gerektiğini, sektör paydaşlarının da bu anlamda ellerinden geleni yapması gerektiğini ifade etmiştir.
Üreticinin korunması adına, süt paritesinin süt fiyatının belirlenmesinde ana unsur olmasını talep ettiklerini, bu konuda üreticiler olarak ellerinden geleni yaptıklarını fakat taleplerini ilettiklerinde de saygın bir karşılık bulmak istediklerini ifade etmiştir.
Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük: 30 yıllık hayvancılık hayatında süt fiyatlarının hiçbir zaman istikrarlı olmadığını belirten Eskiyörük, üreticinin 1 litre süt ile 1,3 kg yem alabilmesi gerektiğini, yani parite 1,3’ün altına indiğinde üretici için durumun sürdürülemez bir hal aldığını ifade etmiştir. 2008 yılında parite 0,9 olduğunda para kazanamayan süt üreticisinin ineklerini kesime gönderdiğini ve milyonlarca inek kesildiğini, daha sonrasında hayvan ithalatına gidilmek zorunda kalındığını belirtmiştir.
Yem fiyatları dövize endeksli olduğu için ve ayrıca kaba yemde ve samanda stokçuluk olması nedeniyle fiyat artışı olduğunu; özellikle saman stokçuluğu yapılmasından dolayı saman fiyatının 1,5 TL’yi bulmasını beklediklerini ifade etmiştir. Bu durumda süt/yem paritesinin yine düşmeye başladığını dile getirmiştir.
Üreticinin kazanması için, süt fiyatının arttırılabileceği ya da yeme prim verilebileceğini belirten Eskiyörük, süt fiyatını arttığında üretimin de artacağını fakat tüketimin düştüğü dönemde sütte stok fazlası olacağını; bu nedenle de en doğru yöntemin yeme prim verilmesi olduğunu söylemiştir. Çünkü hammaddeler bakımından ithalata ve dolayısıyla kura bağımlı olduğumuz için parite açısından dengeleri bozan unsurun yem fiyatlarındaki artış olduğunu vurgulamıştır. Mevcut yapıyı geliştirip bir piyasa düzeni oluşturmak istiyorsak, istikrarı sağlamak için etkin şekilde kooperatifleşmeye gidilmesinin önemli olduğunun altını çizmiştir. Üretici örgütlerinin liderlerinin tarımı yaşayan kişiler olması gerektiğine dikkat çekmiştir.
Konuşmasının devamında Eskiyörük:
- Çiftçi, artık hayvanına az yem vermeye başladığı için hayvanlar yeterli besini alamıyor, hayvanlara yazık olacaktır. Parite 1,3’e getirilemezse geçmişte gördüğümüz gibi ülkeye daha büyük zararlara mal olacaktır.
- Bu durum sürerse, önümüzdeki günlerde hayvanlar kesime gönderileceğinden süt hayvanı bulunamayacak ve yeniden yurtdışından ithal etmek zorunda kalınacaktır. O zaman ülkemizin parası daha çok dışarı gitmesindense, o parayı şimdi kendi üreticimize vermek daha mantıklıdır.
- Devlet eğer destek vermeyecekse üreticinin korunması, hayvanların kesilmemesi için parite en az 1,3 olacak şekilde süt fiyatının arttırılması gerekmektedir.
- Fiyat arz talep meselesidir, konsey örneğin 3 TL fiyat açıklasa sanayici ürünü almazsa bu sefer de ürün elimizde kalacak, bu kez de devletten süt tozu desteği talep edilmek zorunda kalınacaktır.
- Belirlenen fiyatı tüm sanayi kabul edecek diye bir durum söz konusu değil, en etkili çözümün destekleme olduğunu düşünüyorum.
Mutlu Doğru, Adana Çiftçiler Birliği Başkanı
Öncelikle hızlı çözüm için süt üreticilerini korumak için süt fiyatına müdahale edilmesi gerekmektedir. Destek, prim gibi konular uzun vadede görüşülebilir.
Gıda enflasyonu denildiğinde üreticinin ürettiği ürün fiyatları baskılanırken, girdi maliyetlerinin baskılanmaması çok mantıksızdır.
İnek kesimleri sayısında artış olması üzücü, bu durum ülkemiz için gelecekte daha büyük bedellere mal olabilir, bir an önce önlem alınması önemlidir.
Harun Çallı, ASÜD Başkanı
Yemcilerin bir yem hammaddesini bir yıl boyunca sabit fiyatla alma imkanı yok mudur? Tedarikçilerle böyle bir anlaşma yapılamaz mı? Bu konuda bir çalışma yapılması yıl içinde artan maliyetlerin önüne geçilebilmesi için faydalı olacaktır.
Süt fabrikası ile yıllık karım %4 iken, yem alım satımı yapan kişilerin %15 kazanmasının çok yüksek bir oran olduğunu düşünüyorum.
Tarık Tezel, SETBİR Başkanı
Üretici kazanmadan sanayici ve tüketici kazanamaz. Üreticisi, tüketicisi, tedarikçisi hepimiz aynı gemideyiz. Nüfusu yüksek ve hayvan sayısı fazla olan bir ülkeyiz. Yaşanan sıkıntılar nihai tüketici de dahil tüm kesimleri etkileyecektir. Sürdürülebilir bir regülasyon enstrümanı oluşturulmalıdır. Süt fiyatını artırmak tek başına bir çözüm değildir. Bu enstrümanlardan birisi de süt tozu işiydi ancak tamamlanamadan yarım kaldı. Süt/yem fiyat paritesi tüm dünyada uygulanıyor.
Kendimiz yönetmediğimiz süreçler var. Pandemi nedeniyle okulların, otellerin kapanması tüketim ve talepte belirsizliğe neden oldu. İşçilik yanında hammadde ve enerji gibi dışa bağımlı olduğumuz girdilerdeki fiyat artışları da sektörü olumsuz etkiledi sanayici zor duruma düştü. Süt desteklenmelidir. Süte fiyat açıklanmalıdır.
Et fiyatları yükselse bu kez de süt verecek hayvan bulamayabiliriz. Bahsedilen çözümlerin hepsi doğrudur, biz elimizden geleni yapıyoruz. Üretici temsilcilerinin bakanlıkta taleplerini daha yüksek sesle dile getirmesi daha iyi bir sonuç verecektir.
Cihat Şimşek (Balıkesir SÜB)
Üreticinin sıkıntı yaşadığını hükümet kademesinde bilmeyenler kalmadı. Her fırsatta dile getiriyoruz. En çok zararı görenler küçük aile işletmeleri oldu. Yem fiyatları dolara bağlı olarak hemen artıyor ancak süt fiyatı artmıyor. Süt teşviki konusunda altyapı oluşturuldu, devletin ödeme yapmasını bekliyoruz. Süt üreticisinin dayanacak gücü kalmadı.
Şahin Çelikçi (Konya SÜB)
Daha önce böyle bir sıkıntı görmedik. Süt primleri dağıtılmaya başlandı. Konsey fiyatı üzerinde fiyat veriliyor. Sanayici zam yapmak istiyor çünkü önümüzdeki dönemde süt alacak yer bulamayacaklarını biliyorlar. Geçen sene 170 TL/ton olan silaj bu sene 280 TL/ton. Süt fiyatı maliyetin altında kaldı. Eğer et fiyatları yüksek olsa süt hayvanlarının %25’i kesime gider. 2020 sonuna geldik hala destekler açıklanmadı.
M. Ülkü Karakuş, TÜRKİYEMBİR Başkanı
15 Kasım’da 2,3 TL/lt olarak süt fiyatı belirlendi. 2,3 TL fiyat 1 yıldır sabit kalırken, hammadde fiyatları %45 artmış, o günden bugüne de dolar %35 artmış. Dolar kurundaki artış, hammadde fiyatlarındaki artışın sebebini de açıklamaktadır. Bizler daha organize çalıştığımız için bu maliyetleri anında yansıtmıyoruz fakat Ekim-Kasım aylarında bu artışın yansımaları daha çok görülecektir. 2009 yılında paritenin düşmesi nedeniyle hayvanlarımızın kesime gittiğini izledik, fakat şu an bunun için bir önlem alınması gerekiyor.
Ama 2020’nin anormal bir yıl olduğunu unutmamak gerekir, bizler üreticiler olarak özel sektörün dinamizmiyle gıda tedarikini sağladık, bu zorlu dönemi de birlikte atlatacağımıza inanıyoruz.
Tarım Şurasında iki konu öne çıkmıştı birisi kooperatifleşme, diğeri ise sözleşmeli üretim. Kooperatifleşme konusunda kamuda yanlış anlaşılma olduğunu düşünüyorum, bu konuda kamunun özel sektör faaliyetlerinin daha fazla merkezine alındığını görmekteyiz. Kooperatiflerin ise %95’i verimli çalışmıyor. Merkeze kamunun oturtulmasını doğru bulmuyoruz.
Kurdaki ve hammaddelerindeki artışlar da dikkate alınarak, paritenin en az 1,5 civarında belirlenmesi gerekiyor.
Yem sektöründe de hedge yapmaya çalışan firmalar var ama Türkiye gibi değişkenleri çok fazla olan bir ülkede bunu başarmak çok da kolay değil.
Perakende yasasının 7’inci maddesindeki raf süresi 30 günden az olan ürünlerin ödemeleri ile ilgili hükümler konusunda marketlerin ihlali olduğuna otoritenin dikkatinin çekilmesi gerekir.
Yemle ilgili tamamen serbest piyasa koşulları işliyor, hammadde ve dolayısıyla yem fiyatları da artıyor, artmaya da devam edebilir.
Entegre firmalar sözleşmeli üretim modelini uyguluyor ama sözleşmeli üretim modelinde üreticiler yeterince kazanç sağlayamıyor, küçük üreticinin merkeze alınıp korunacağı bir sistem geliştirilmesi lazım.
Kamuda Tarım ve Maliye bakanlığı, KİTler arasında bir uyum olması lazım. Bu kurumlar arasındaki rekabet nedeniyle ilk kez hasat döneminde fiyat artışı olduğunu gördük. Serbest piyasa ekonomisine uyum sağlayan kanatlı ve yumurta sektörüne bakıldığında yumurtanın maliyeti 45 kuruş 35 kuruşa satılıyor, tavuk etinin maliyeti 8 lira ama 6-7 liraya satılıyor yine de kimsenin sesi çıkmıyor. Süt ve kırmızı ette serbest piyasa ekonomisinin oturmamasından kaynaklı sıkıntılar yaşanıyor. Şu an TMO’nun elinde piyasayı regüle edebilecek kadar hammadde maalesef yok, ithal edecek olsa yurtdışı hammadde fiyatları daha da yüksek kalıyor.
Şu an karma yem fiyatı açısından dünyadaki gelişmiş ülkelerin gerisindeyiz, fakat asıl sıkıntımız kaba yem üretiminin az olması.
İbrahim Karakoyunlu, Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Sekreteri
Kamuda bir senkrona ihtiyaç var.
Maliyet hesaplarken bu ürünü satıyormuş gibi, dışardaki asgari ücretli alıyormuş gibi hesap yapılmasını, 1,5 pariteye göre hesap edilmesini uygun buluyoruz.
Yetiştirici olmazsa sanayici de olmaz, o yüzden yetiştiricinin mağdur edilmemesi gerektiğine inanıyoruz.
Burhan Sakkaoğlu, ASÜD Genel Sekreteri
Elimizi taşın altına sokmazsak süt konusu daha çok tartışılacaktır.
Yaşar Kahya, Adana DSYB Başkanı
Yem fiyatı, ilaç fiyatı giderek yükseliyor, özellikle Adana bölgesinde üç gün hastalığı nedeniyle süt üreticisi verim kaybı da yaşıyor ve gerçekten çok sıkıntılı bir durumdadır.
Türkiye’nin en büyük eksiği örgütlenmededir. Üretici örgütleri olarak Bakanlığın açıkladığı fiyatları beklemek zorundayız.
Ulusal Süt konseyi kurulmadan evvel Marmara’da bir yerde fiyat açıklanır daha sonra fiyat diğer bölgelere değişerek yansırdı. Ulusal Süt konseyi ile bu sorun bir nebze çözülmüş oldu, şu an için aksaklıklar olabilir ama Konseyin görevini yerine getirmesi için elimizden geleni yapmalıyız.