TARIM VE ORMAN BAKANI SN. BEKİR PAKDEMİRLİ İLE TARIMIN GÜNCEL SORUN VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ PAYLAŞILDI



TARIM VE ORMAN BAKANI SN. BEKİR PAKDEMİRLİ İLE TARIMIN GÜNCEL SORUN VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ PAYLAŞILDI

TARIM VE ORMAN BAKANI SN. BEKİR PAKDEMİRLİ İLE TARIM VE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI PAYLAŞILDI

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) organizasyonu ve Tarım ve Orman Bakanı Sn. Bekir Pakdemirli’nin teşrifleriyle 24.11.2020 tarihinde tarımda sorun ve çözüm önerilerinin ele alındığı toplantı sanal ortamda gerçekleştirilmiştir. Toplantıya Bakanlık yetkilileri, TOBB tarım ve hayvancılık meclisleri üyeleri, ilgili STK temsilcileri ve iş insanlarını kapsayan yaklaşık 70 katılımcı iştirak etmiştir.

Toplantının moderatörlüğünü yapan TOBB Başkanı M.Rifat Hisarcıklıoğlu kur artışından dolayı artan girdi maliyetlerinin üreticileri sıkıntıya soktuğunu, bakanlığımız öncülüğünde girdi maliyetlerinin azaltılmasına yönelik çalışmalar beklediklerini; ayrıca süt prim desteklerinin maliyetleri kurtarmadığının süt üreticilerince vurgulandığını; ayrıca son dönemlerde bazı kamu kurumlarının özel sektörün alanına girerek ticari faaliyette bulunduklarını ve bu durumun piyasayı bozduğunu; bunlar ve sektörün diğer sorunlarının çözümü için Bakanlığımızın yardımın önemli olduğunu belirterek, teşrifleri için Sn.Bekir Pakdemirli’ye teşekkür etmiş ve toplantının açılışını yapmıştır.

 Sayın Dr.Bekir Pakdemirli konuşmasında:

  • Tarım sektörümüzün son iki yılda tüm çeyreklerde büyüme gösterdiğini ve bu büyümenin devam edeceğini,
  • Son durumda tarımsal hasılamızın 277,5 milyar liraya ulaştığını, 48 milyar dolar tarımsal hasılamız ile dünyada ilk 10’da Avrupa’da ise lider durumda olduğumuzu,
  • GSYH içinde tarımın payının 2018 yılında %5,8 iken 2019’da 6,4’e yükseldiğini,
  • Son 2 yılda bitkisel üretimimizin %8 artışla 124 milyon tona ulaştığını,
  • %75 tohum hibesi ile ekilmemiş arazilerin üretime açılması için projeler geliştirdiklerini
  • Hayvancılık alanında da gelişme gösterdiğimizi, büyükbaş hayvan varlığımızın %8 artışla 18,6 milyon baş, küçükbaş hayvan varlığımızın %20 artışla 55,1 milyon başa çıktığını,
  • Bugün ülkemizin küçükbaş hayvan varlığı açısından AB’de birinci büyükbaş hayvan varlığı açısından ise ikinci sırada olduğunu,
  • Tarım ve gıda ürünlerinde net ihracatçı bir ülke olduğumuzu,
  • 193 ülkeye 1827 çeşit tarım ürünü ihraç ettiğimizi,
  • 18 yılda tohum ihracatımızın 9 misli artışla 155 milyon dolara yükseldiğini,
  • 2019’da su ürünleri ihracatında 1 milyar dolarlık ihracat yaptığımızı,
  • Buğday unu ihracatında dünyada birinci, makarna ihracatında ise ikinci sırada olduğumuzu,
  • Hızımızı arttırarak çalışmalara devam edileceğini,
  • Son 18 yılda 310 milyar lira üreticiye tarımsal destek verildiğini, hayvancılıkta ise 73 milyar lira destek sağlandığını,
  • Üreticinin her zaman yanında olduklarını, 2021’de toplam 23 milyar lira destek verileceğini, birçok destek kalemi birim fiyatlarında artış yapılacağını,
  • Kırsal kalkınmada uzman eller projesini başlattıklarını,
  • Bakanlığın yatırım bütçesini 2021 yılında %136 arttırarak 17,5 milyar liraya çıkardıklarını,
  • Tarımda oluşturulan güçlü altyapı sayesinde pandemi sürecinde gıda ve tarım ürünlerinde sıkıntı yaşanmadığını, bu sürecin yerli ve milli üretimin önemini ortaya çıkardığını,
  • Tarımsal desteklerin şu ana kadar %85’ini ödediklerini,
  • 3.Tarım Şurasını gerçekleştirerek, burada ortaya çıkan görüş ve öneriler dikkate alınarak 5 yıllık planlarını oluşturduklarını, sistemin işlemesinde üreticilerin desteğinin önemli olduğunu, *
  • Üretici ve tüketicinin bir araya gelmesini sağlayan Dijital Tarım Pazarını oluşturduklarını, bugüne kadar DİTAP’ta 150 milyon liralık işlem hacmi gerçekleştiğini,
  • Sertifikalı tohum kullanımının arttırılmasına yönelik çalışmalar yapıldığını,bu alanda verilen desteklerin de arttırıldığını ve yurtiçinde kullanılan sertifikalı tohumların %96’sının yerli olduğunu,
  • Gıda israfının önlenmesine önem verdiklerini ve bununla ilgili projeler yapıldığını,
  • Tarımda dijital dönüşüm hamlesi başlatıldığını, bu kapsamda tarım, orman ve mera alanlarında dijital takiplerin yapıldığını ve öngörüleri buna göre oluşturduklarını,
  • Yerli ve milli elektrikli traktör prototip üretimine yönelik çalışmalarının devam ettiğini,
  • Tarımın geleceği/ Geleceğin tarımı projesi kapsamında, tarımın geliştirilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla sektörlere yönelik yatırım rehberlerinin hazırlandığını,
  • Tarım- Sanayi entegrasyonunun güçlendirilmesi için kırsaldaki yatırımlara destek vermeye devam ettiklerini,
  • Sulama yatırımları alanında atılım yapıldığını, son 18 yılda 585 adet baraj yapıldığını, büyük sulama yatırımlarının hizmete açıldığını,
  • Önceliklerinin bürokrasiyi azaltarak, sektöre alternatif çözümler sunmak;üretici, sanayici ve yatırımcılara kolaylık sağlamak ve destek olmak olduğunu, Bakanlık olarak her türlü işbirliğine açık olduklarını açıklamıştır.

     

    Sn. Pakdemirli’nin açıklamaları sonrasında katılımcılar sektörleri ile ilgili sorunlarını Bakanımızla paylaşmıştır.

    TOBB Türkiye Tarım Meclisleri ve Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Başkanı M.Ülkü KARAKUŞ;

  • Pandemi süreci nedeniyle 2020 yılının öngörülebilir bir yıl olmadığını, yem sektörünün bitkisel ve hayvansal üretim arasında köprü konumunda olduğunu, yemin hayvansal ürün giderlerinin%70’ini oluşturduğunu,
  • Bitkisel üretimin yem sektörümüzün gelişim hızına yetişemediğini ve sektör olarak 12 milyon ton hammadde ithal etmek zorunda olduğumuzu ve bu ithalata 3,8 milyar dolar civarında bir ödeme yapıldığını dile getirmiştir.

     

  • Bu 12 milyon ton hammaddenin 8 milyon tonunun Biyogüvenlik mevzuatı kapsamında ithal edilen transgenik ürünlerden oluştuğunu,

     

  • Biyogüvenlik mevzuatımızın 10 yıllık bir mevzuat olduğunu, günümüzdeki şartların ise 10 yıl öncekinden farklı olduğunu, bu mevzuat çıkarılırken AB ile uyumlu olmak istendiğini; ancak 10 yıl önce AB’de transgenik 25 çeşit onaylı iken bugün bu rakamın 200’e çıktığını, Dünyada ise 10 yıl önce 150 çeşit onaylı iken bugün sayının 500’ün üzerinde olduğunu; ülkemizde ise o günlerde 16 çeşit ile başlanan süreçte şu an sadece 36 onaylı çeşit bulunduğunu ve mevcut hammadde trafiğinde bu durumun sürdürülemez olduğunu, dolayısıyla biyogüvenlik mevzuatımızda mutlaka değişikliğe ihtiyaç olduğunu,

     

  • Biyogüvenlik mevzuatındaki tanımların Cartagena Protokolu ve AB mevzuatı ile tam uyumlu olmadığını, suç ile caza arasındaki oransallık ve kasıt unsurunun dikkate alınması gerektiğini, 10 yıl öncesinde Bakanlığımızın da desteğiyle tarafımızca başvuruların yapıldığını fakat biyoteknoloji firmalarının başvuru yapmak istemediğini; AB ile uyumun tam olarak sağlanamaması nedeniyle üyelerimizin büyük kısmının mahkemelerde sıkıntı yaşadığını veya cezalara maruz kaldığını; bu nedenle kanunda bir düzenleme ve yönetmelikte de tadilata ihtiyaç duyulduğunu ve gerekli önerilerimizin ilgililere sunulduğunu ifade etmiştir.

     

  • Bakanlığımız önderliğinde bu sorunun ele alınmasının faydalı olacağını, aksi takdirde en az 7 milyar lira kaybımız olacağını dile getirmiştir.

 

TOBB Türkiye Hayvancılık Meclis Başkanı Mehmet ŞAHBAZ, artan maliyetler ve güncellenmeyen kesim fiyatlarından dolayı besicilik sektörünün zor durumda olduğunu, pandemi sürecinde talebin azalmasından dolayı arz fazlalığı oluştuğunu ve bu fazlalığı değerlendirebilmek için ihracat iznine ihtiyaç duyduklarını dile getirmiştir. Ayrıca et ithalatının sektörü zor duruma soktuğunu, 40 TL ‘ye mal edilen etin 33 TL’ye ESK’ya verilmesinin mümkün olmadığını, ESK’nın üreticiye zarar ettirmeyecek bir fiyattan kesim yapmasının sektörü rahatlatacağını, bu zor durumdan çıkabilmek için Bakanlığın yardımlarına ihtiyaç duyulduğunu dile getirmiştir.

TOBB Türkiye Hayvancılık Sektör Meclisi Başkan Yardımcısı Yılmaz ARPAÇ, Hayvancılığın kazanç sağladığı müddetçe yapılabilecek bir iş olduğunu, şu an maliyetin altında satış yaptıklarını, kesim fiyatlarına müdahale edilmesinin gerekli olduğunu belirtmiş, arz fazlasının satılabilmesi için yurtiçi et fiyatları dünya fiyatına entegre olmuşken ihracat izni verilmesini ve bakanlığın konuyla ilgili yardımlarını talep etmiştir.

TOBB Hayvancılık Sektör Meclisi Başkan Yardımcısı Özge Pamukçu, Beyaz et sektörünün yıllık 2,2 milyon tonu aşan üretimi ve 502 bin tonluk ihracatı olduğunu,  en az destek alan hayvancılık alanı olmasına rağmen sorunlarını kendi içinde çözerek, tüm global trendleri takip ederek zamanın gerisinde kalmadığını belirtmiştir.  Kanatlı sektörü için en acil konunun, kanatlı yemlerinin ana bileşenleri olan soya ve mısır tedarikinde Biyogüvenlik mevzuatı nedeniyle önümüzdeki yılın başından itibaren yaşayacakları sıkıntı olduğunu; soya tedarikinde dışa bağımlı olduğumuzu, dünyada ticarete konu soyanın neredeyse tamamının, mısırın ise yarıdan fazlasının transgenik olduğunu ve ithal edilen soyaların transgenik olmama gibi bir ihtimalinin olmadığını belirtmiştir. Mevcut Biyogüvenlik kanununun güncelliğini yitirdiğini, dünyada 500, AB’de 200 onaylı transgenik çeşit varken ülkemizde 36 çeşidin onaylı olduğunu ve daha vahimi 2021 yılı sonunda bu sayının 20’ye düşeceğini; Biyogüvenlik Kanununun ağır koşulları nedeniyle yeni bir başvuru olmamasının sektör açısından endişe verici olduğunu ifade etmiştir.  Biyogüvenlik Kanununda herhangi bir güncelleme yapılmaz ise maliyetlerin yükseleceğini dolayısıyla ucuz hayvansal protein üretmenin mümkün olmayacağını, bu durumun çözümü için ilgili mevzuatın AB ile uyumlu hale getirilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ayrıca ihracat konusunun sektör için önemli olduğunu, önemli ihracat pazarı olan Irak ve Suudi Arabistan’ın istikrarlı olmadığını,  yeni pazarlara ve mevcut pazarların geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu, desteklerin çeşitlendirilmesi ve arttırılması gerektiğini dile getirmiştir.

TOBB Hayvancılık Meclisi Üyesi ve YUM-BİR Başkanı İbrahim AFYON, yem ve kanatlı sektörleri ile ilgili olan taleplere katıldığını, maliyetlerin yumurta sektörü için de arttığını, sektörün zararına üretim yaptığını, DİTAP‘ın yumurtacılık sektörü adına fayda getirebileceğini belirtmiş, pandemi sürecinde arz fazlasının satılabilmesi için yumurta tüketimini teşvik edici kamu spotları hazırlanmasını talep etmiştir.

TOBB Hayvancılık Meclis Üyesi Nahit YAZICIOĞLU, süt hayvancılığı ile ilgili olarak, bir yıldır her türlü girdi maliyeti artarken maalesef süt fiyatının değişmediğini, Bakanlığımızın mağduriyeti gidermek için süt primlerini arttırması ve öne almasının katkı sağladığını, bunun yılın 3 ayına yansıtılması gerektiğini ifade etmiştir. Girdi ve ürün maliyetleri dikkate alınarak bir parite belirlenmesinin ve desteklerin yılın başından itibaren açıklanmasının faydalı olacağını dile getirmiştir.

Balıkesir Ticaret Odası temsilcisi Rahmi Kula tarafından, Çin’e beyaz et ihracatının önemli bir adım olduğu,  yılsonunda onay süresi dolacak olan çeşitlerle ilgili çözüm bulunmasının kanatlı sektörü için önem arz ettiği aksi takdirde ürün maliyetlerinin artacağı, tarım ve gıda sektörü ile ilgili yanlış bilgilendirmeye engel olunması için Meclis’e iletilen tasarının yeniden görüşülmesine ihtiyaç olduğu dile getirilmiştir.

Bursa Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı; Hammadde temini konusunda Ukrayna ile serbest ticaret anlaşmasının yapılmasının faydalı olacağını belirtmiş ve yurt içinde sıkıntı yaratan transgenik kanola ve pamuk çeşitleri konusunda bir yaklaşım geliştirilmesini talep etmiştir

 

Yukarıda belirtilen hususlara ek olarak aşağıdaki hususlar da toplantı katılımcıları tarafından dile getirilmiştir:

  • Seracılık sektöründe de maliyetlerin arttığını, girdilerin desteklenmesi gerektiği,
  • Hileli ürünlerin tespiti ile ilgili denetimler ve yasal işlemlerin nasıl uygulanacağı konusunda gıda sektörü için bir rehber hazırlanmasının faydalı olacağı,
  • Zeytinyağında KDV’nin %8’den %1’e düşürülmesi,
  • GEKAP uygulamasının özellikle zeytinyağı sektörü üzerine bir yük getirdiğini, zeytinyağının stratejik bir ürün olması nedeniyle GEKAP kapsamından çıkarılması gerektiği,
  • Suriye’den gelen zeytinyağlarının piyasayı bozduğunu, en azından TARİŞ veya Antakya Zeytinyağı Kooperatifi üzerinden daha kontrollü bir şekilde piyasaya sunulmasının faydalı olacağı,
  • Ulusal marketlerin üreticiden aldığı ürünlere %30’a varan karlar eklendiğini, fakat üreticilerin fazladan bir kazanç elde etmediği,
  • Yaş meyve–sebze zinciriyle ilgili asılsız iddiaların olduğunu, yanlış bilgilendirmenin önlenmesine yönelik zincirin takip edilmesi ve doğru bilgilerin paylaşılması konusunda Bakanlığın desteğine ihtiyaç duyulduğu,
  • KDV alacaklarının SGK ve muhtasar gibi vergilerden mahsup edilmesi gerektiği,
  • Devlet destekli kredilerde sıfır faiz uygulanmasının faydalı olacağı söylenmiştir.

 

Toplantı sonunda Sayın Dr. Pakdemirli,

  • Bakanlık olarak üretici dostu olmayı hedeflediklerini, pandemi ile beraber tüm dünyada emtia fiyatlarında bir artış olduğunu, döviz kuru artışıyla beraber maliyetlerin de arttığını, geçen yıl problem olmayan maliyet artışlarının bu yıl problem yaratmaya başladığını,
  • Biyogüvenlikle ilgili mevzuat için özel bir toplantı da yapılabileceğini,Bakanlığın da konuyla ilgili çalışmalarını yaptığını, sektör ile de neticeleri üzerine tekrar görüşüleceğini,
  • Planlama konusunda Bakanlık olarak ellerinden geleni yaptıklarını,
  • Her şeyi denge içerisinde yürütmek, üreticiyi sürdürülebilir şekilde üretimde tutmak ve tüketiciyi de zamana zaman kollamayı ilke edinmek zorunda olduklarını,
  • Hatıra binaen Balkanlardan alınan 3-5 bin tonluk etin et ithalatı olarak görülmemesi gerektiğini, artık et ithalatının bittiğini,
  • Yokluk yaşanabileceği endişesi ile başlatılan besilik hayvan ithalatının sınırlandırılarak devam ettiğini, bunu minimize etmeyi hedeflediklerini, burada amacın et üreticisini, besiciyi sürdürülebilir kılmak olduğunu,
  • Geçen yıl ile bu yılki kesim fiyatlarının aynı olduğunu iddia etmenin doğru olmayacağını, geçen yıl kesim fiyatlarının aynı dönemde 25-26 TL civarında olduğunu,
  • Her ne kadar serbest piyasayı destekleseler de, üretim ile tüketim arasında farklılıklar olduğunda piyasanın regüle edilmesi gerektiğini, halkımızı da etkileyen bu konularda, Türkiye özelinde özellikle gıda sektöründe devletin tamamen çekilmesi yaklaşımının doğru olmayacağını,
  • Üreticinin para kazanmasının önemli olduğunu,
  • Pandemi ile et tarafında talep azalması olduğunun farkında olduklarını, Gıda Komitesi ile bir araya gelerek, hem et hem de süt konusundaki hususları görüşeceklerini,
  • Süt konusunda elbette maliyetlerin artması nedeniyle bir problem olduğunu, yalnız geçen yıl parite belirlenirken 1,50 oranı esas alındığını, ilk 6 ayda üreticinin bu durumdan memnun olduğunu, ilk 6 ayda paritenin 1,35, ilk 10 ayda da 1,28 olduğunu; önceki yıllarda ise bunun 1,10-1,17 civarında olduğunu,
  • Makroekonomik koşulların değişmesi ile önlem alınması gerektiğini fakat ilgili kurumların ikna edilmesinin zaman alabileceğini, zaten üreticinin yanında olduklarını,
  • Desteklemelerin erken açıklanması konusunda üreticinin haklı olduğunu, bununla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığı ile görüşmelerinin devam ettiğini, bu yıl için mümkün olursa Ocak-Şubat gibi destekleri açıklamak istediklerini,
  • Hileli ürünler konusunda ciddi uygulamalar yapıldığını, kasıt ve kusur unsurunu ayırmaları gerektiğini, sanayiciyi zora sokmak istemediklerini,
  • KDV’lerin düşürülmesi konusunun Hazine ve Maliye Bakanlığı ile görüşülebileceği,
  • Piyasanın kendi mekaniklerini kurabileceği bir sistem kurulmasını istediklerini, gerekirse halciler için de DİTAP’ın hayata geçirilebileceğini,
  • DİTAP’ın üreticilerinin kendi anlaşmalarını yapabilecekleri, kayıtlı bir sistem oluşturulmasına imkan tanıdığını, DİTAP’ın gerekirse TOBB’a devredilebileceğini,
  • Koşullar müsait olduğu müddetçe hem Tarım ve Orman Bakanlığı, hem de diğer bakanlıkların üretici lehine adımlar atabileceğini,
  • Birçok işte çok zor ilerleme kaydedildiğini, en ufak bir hatanın bir anda başa dönmeye sebep olabileceğini, yeni pazarlarda kalıcı olmak için standart ve istenen kalitede ürünlerin sağlanması gerektiğini,
  • Bilgi tağşişi yapanların bulunduğunu, bu konudaki yasal düzenleme tekliflerinin olduğunu, bununla ilgili olarak da üreticilerin de bu kişilerin karşısına çıkarak doğru bilgileri paylaşmaları gerektiğini ifade etmiştir.