HAYVANSAL ÜRETİMDE YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİ VE ALTERNATİF PROTEİN KAYNAKLARI KULLANIMI TOPLANTISINDAYDIK
HAYVANSAL ÜRETİMDE YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİ VE ALTERNATİF PROTEİN KAYNAKLARI KULLANIMI TOPLANTISINDAYDIK
Hayvancılık Genel Müdürlüğünce 23.11.2020 tarihinde sanal ortamda “Hayvansal Üretimde Yem Bitkileri Üretimi ve Alternatif Protein Kaynakları Kullanımı” konusunda iki toplantı düzenlenmiştir. Hayvancılık Genel Müdür yardımcısı Burhan Demirok’un başkanlığını yaptığı toplantılara, Hayvancılık Genel Müdürlüğü, Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü, TAGEM, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri, SETBİR, Besd-Bir temsilcileri, akademisyenlerimiz ile Birliğimizi temsilen Başkanımız M. Ülkü Karakuş katılmıştır.
Toplantıda artan yem hammadde ve yem fiyatlarının düşürülmesi konusunda nelerin yapılabileceği, alternatif protein kaynaklarının neler olabileceği, biyogüvenlik mevzuatından kaynaklanan sorunlar ele alınmıştır.
Toplantılarda Başkanımızca; Türkiye’de 26 milyon ton civarında karma yem üretildiği, yem üretiminde ihtiyaç nedeniyle 12 milyon ton yem hammaddesi ithal edildiği, özellikle yağlı tohumlar ve küspeleri konusunda kendimize yeterliliğin çok düşük olduğu, yerli üretim küspelerde kalite sorunu bulunduğu dile getirilmiştir.
Karadeniz ülkelerinin yağlı tohum piyasasında ağırlığını artırdığını vurgulayan Başkanımız, alternatif bir ürün olan aspir konusunda da çok uğraş verildiğini ancak bu ürünün ekim ve dikimdeki zorluklar nedeniyle istenilen başarının yakalanamadığını söylemiştir. Türkiye’nin mısır üretimini artırmaya yönelik bir irade koyduğunu ancak bu politika tercihi ile 2004 yılından sonra pamuk üretimimizin yerini mısıra bıraktığını söylemiştir. Mısır, pamuk, soya gibi ürünlerin birbirleriyle rekabet ettiğini, 2 milyon ton olan mısır üretimimizin 6 milyon tonlara çıkarılmasının yağlı tohum açığımızı arttırdığını ifade etmiştir.
Ülkemizde 5 milyon tondan fazla yağlı tohum ve küspesi ithal edildiğini, bu ürünlerin büyük bir kısmının ise transgenik olduğunu vurgulamıştır. Hayvansal üretimde sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için bu ithalata ihtiyacın olduğunu, alternatif protein kaynakları konusunun altının doldurulamadığını söylemiştir.
Soya üretiminin artırılması konusunda 2000’li yılların başında Birliğimizce de çok uğraş verildiğini ve o zamanlarda ihtiyacın önemli bir bölümünün yerli üretimle karşılandığını, ancak artan talebe üretimin karşılık veremediğini dile getirmiştir. Başkanımız, evlerde soya yağı tüketiminin özendirilmesinin ülkemiz soya üretiminin artırılması için önemli olduğunu vurgulamıştır.
Üretimi artırmaya yönelik hedeflerin makul ve mantıklı olması gerektiğini, küçük hedefler koyup bunları başarmak suretiyle istenilen üretim seviyelerinin yakalanabileceğini söylemiştir.
Rendering ürünlerinin kanatlı ve balıklarda tür içi kullanımının yasaklanmasının da üreticilere ekstra bir yük getirdiğini, bu durumun ülkemizde 350 milyon Euro’luk bir kayba neden olduğunun altını çizmiştir. Hayvansal yan ürünlerin işlenmesi sonucu protein yapılarının değiştiğini ve bunların kanatlı ve balıklarda kullanımının sağlık anlamında bir sorun teşkil etmediğini, bu nedenle bu yasaklamaya son verilmesi gerektiğini söylemiştir.
Son olarak, KDV’si indirilmeyen tüm yem hammaddelerinin KDV’sinin %1’e indirilmesi, limanda, analizlerde kamu tarafından alınan ücretlerinin azaltılması, kullanılamayan dahilde işleme belgelerinin sürelerinin uzatılması, Ukrayna ile ikili tarım ticaret anlaşmalarının imzalanması, Irak konusunda özel bir masanın kurulması gerektiğini dile getirmiştir.
Toplantıda katılımcılarca:
- Etlik piliç beslemede soyanın bir alternatifinin olmadığı, 2,2 milyon ton üretim yapan ve bunun 500 bin tonunu ihraç eden beyaz et sektörünün soya temini konusunda sıkıntı yaşamaması gerektiği,
- 2021 yılı Ocak ayı sonunda 3 adet transgenik soyanın onay süresinin dolmasıyla özellikle kanatlı sektörünün çok ciddi bir sorunla karşılaşacağı,
- AB’de onaylı olan transgenik ürünlerin ülkemizde de bir an önce onaylanması gerektiği,
- Soyanın en fazla desteklenen ürünlerden olduğu, ancak üretiminin istenen seviyeye getirilemediği, sulama alanlarının artırılmasının önem taşıdığı,
- Ketencik ve baklagil türlerinin alternatif protein kaynakları olabileceği ama kanatlı beslemede hiçbirisinin tam anlamıyla soyanın yerini tutamayacağı,
- Aminoasit, vitamin üretimi için fermantasyon sanayimizin yetersiz olduğu,
- Böcek proteinleri konusunda da ülkemizin hazır olmadığı,
- Ülkemizde de CRISPR teknolojisinin geliştirilmesine ihtiyaç olduğu dile getirilmiştir.